Kıdem Tazminatı Fonu Çalışmaları
Bir önceki yazımızda Kıdem Tazminatı konusunun geçmiş serüvenine ve şu anki durumuna
değinmiştik, şimdi bu konunun gelecek projeksiyonuna bir göz atalım.
Kıdem tazminatı fonu kurulması ile ilgili çalışmalar 1975 yılından beri devam etmekte olup
1975 ve 2003 yıllarında kanuni bazı düzenlemeler yapılmasına rağmen alt mevzuat
çalışmaları tamamlanamadığından somut bir sonuca ulaşılamamıştır.
Kıdem Tazminatı Fonu’na Neden İhtiyaç Duyulmaktadır?
Kıdem tazminatı bu mevcut durumuyla hangi ihtiyaçları karşılamıyor ki hep değiştirilmek
isteniyor.
1. İşçi ve işveren arasındaki davaların yaklaşık % 50’sini kıdem tazminatı davaları
oluşturmaktadır.
2. Özellikle temizlik, güvenlik gibi taşeronluk hizmetlerinde çalışanlar işveren ve iş yeri
değişikliğinden dolayı kıdem tazminatı alamamaktadır.
3. Kıdem tazminatı karşılıkları bilançoda yer almadığı için bilançolar gerçek durumu
yansıtmamaktadır.
4. İşçi istifa ettiğinde kıdem tazminatı alamamakta yada işveren iflas ettiğinde alma
olanağı bulamamaktadır.
Şu anki durumda kıdem tazminatının işverene maliyeti almış olduğu brüt ücretin % 8,33 ‘dir.
Ancak ülkemizde kıdem tazminatı alma oranı düşüktür, tüm çalışanlar göz önüne alındığında
bu oranın % 20-30 aralığında olduğu görülecektir. Bu sebeple fon kurulduğunda bu oran
(8,33) işverene yüksek gelmektedir. Bu sebeple bu oran düşürülmelidir. Kamu çalışanları bu
haklarını almakta özel sektöre göre şanslılar, özel sektör kamuya göre bu alanda sınıfta
kalmaktadır. Bu açıdan bakıldığında fon avantajlı gibi görülmektedir.
Kıdem Tazminatı Fonu İle Yapılmak İstenen Nedir?
Fon düzenlemesi ile ilgili değişik çalışmalar mevcuttur. Şu anda cumhurbaşkanımızın
açıklamış olduğu TES (Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi) tartışılmaktadır. Bu yöntemin 2022
yılı başında yürürlüğe girmesi planlanmaktadır.
Bu sistemin uygulanmasında iki yöntem tartışılmaktadır.
1.Yöntem :
Bu yöntem zorunlu olup, bu yönteme göre 30 günlük kıdem tazminatının 19 günü (yüzde 5.33
) mevcut sistemdeki gibi işveren üzerinde devam ederken, 11 gününün (yüzde 3) ise Kıdem
Tazminatı Fonu’nda birikmesi öngörülüyor. Emekliliği yakın olanlar yeni sisteme
girmeyecek.
2. Yöntem :
İkinci yöntemde taraflara seçme şansı sunulacak. Ya şu andaki mevcut sistemin devamı tercih
edilecek ya da yeni yönteme geçilecek. Bu yeni yöntemde işveren payının yanı sıra, devlet
payı da söz konusu olacak. İşçiler de prim ödeyecek. Asgari ücrete kadar ücretler için, işçinin
primi ücretin yüzde 0.5'i kadar olacak. Örneğin iki asgari ücrete kadar olan bir ücret söz
konusu ise, katkı payı yüzde 1.5'a kadar çıkacak. Asgari ücretin iki katından fazla olan
ücretlerde ise, kesinti yüzde 2.5'a kadar çıkacak. Devlet de 1 (bir) puan katkıda bulunacak.
Her iki yöntemde de paranın tamamı hemen alınamayacak; yüzde 5,33 eskiden olduğu gibi
işverenin sorumluluğunda kalacak. Yüzde 3 ise fona aktarılacak.
Fona aktarılan ve kıdem tazminatı fonunda biriken tutarı çalışanlar, 60 yaşında alabilecek. 60
yaşında hesapta biriken paranın yüzde 25'i peşin olarak alınabilecek, kalan tutar ise emeklilik
gelirini artırmak için çalışanlara ek gelir olarak verilecek. İlk konut, evlenme, ağır hastalık,
işten çıkış durumlar ise istisnai olarak değerlendirilecek ve öncesinde ödeme yapılabilecek.
Ama tutar burada sınırlı olacak. Örneğin ilk konut alımında biriken tutarın yüzde 10;unu
çalışan çekebilecek.
Burada hükümet düşük olan emekli maaşlarını bu fondan arttırmayı planlamaktadır. Halbuki
bu işlem 2008 yılında getirilen ve çok ödeyenin az, az ödeyenin çok maaş alması sonucunu
doğuran sistemin düzeltilmesi ile kısmen yapılabilir. Yani adaletli bir düzenlemeyle…
Bu kadar karışık sistem yasalaşırsa nasıl uygulanacak bekleyip göreceğiz.
Kıdem Tazminatı Fonu Nasıl Olmalı?
1) Bu konuda kararı konunun tarafları vermeli, yani işçi (burada sendikalar genelde kamu
işçilerini temsil etmektedir, bir şekilde özel sektör işçilerinin de görüşleri yer bulmalı)
ve işveren temsilcileri düzenlemeye karar vermeli, hükümet hakem görevi görmeli.
2) Sistem çok basit ve anlaşılır olmalı ve ne işçiyi ne de işvereni ne de sistemin
uygulamacıları mali müşavirleri mağdur etmemeli.
3) Bu düzenleme zorunlu olarak uygulanan BES’i de kapsamalı ve zorunlu BES
uygulaması kaldırılmalıdır.
4) Kazanılmış hakları adetli bir şekilde korumalı ve geçici bir düzenlemeyle, konunun
taraflarına seçimlik hak tanımalı.
5) Dünya örnekleri de incelenerek kıdem tazminatının bir emeklilik ikramiyesi gibi değil,
işsizlik anındaki kötü gün fonu olduğu unutulmamalıdır.
6) Bu fondaki birikimler mutlaka bir değere endekslenmeli (örn. asgari ücret artış oranı
gibi) ve tasarrufu teşvik ve konut edindirme hezimetleri yaşanmamalıdır.