KALABALIK
Önce size Dr. Müge Çevik’in tweet’lerinden söz edelim. Dr. Müge Çevik korona virüsü ile ilgili çok sayıda araştırmayı incelemiş ve şu sonuçlara varmış:
• Bu çalışmalar bulaşmanın çoğunun semptomatik bir vaka ile yakın temastan kaynaklandığını göstermektedir.
• Enfekte bir kişiyle yakın temas halindeyken enfekte olma olasılığı, hanehalkında yaklaşık % 15-20, ancak kalabalık kapalı yerlerde bu % 40'a kadar çıkabilir (süper yayılma olayları).
• Sınırlı veriye sahip olsak da, kalabalık ofis alanları, diğer işyeri ortamı, paketlenmiş restoranlar / kafeler, sıkışık apartmanlar gibi diğer kalabalık ve bağlantılı iç mekan ortamları risklidir.
• a)Yaşam / çalışma alanlarımızı yeniden tasarlamamız ve bundan yoksun ve sıkışık alanlarda yaşayanlar için daha iyi, havalandırılmış yaşam / çalışma ortamının nasıl sağlanacağını yeniden düşünmemiz gerekir; (b) iç mekanlarda ve toplu taşıma araçlarında yakın, sürekli temastan kaçının ve kişisel hijyen sağlayın.
İşin özeti bu.
Kalabalık bizim için bir bela.
İnsanlar onun için şehirlerarası seyahatin yasak olduğu günlerde Bodrum’a girişte kuyruk oluyor. Bodrum kalabalık değil mi, tartışılır…
Kalabalık dediğimizde ülkemizde ilk aklımıza gelmesi gereken yer İstanbul…
Hem Osmanlı, hem Cumhuriyet İstanbul saplantısından kurtulamadı.
Yahya Kemal Beyatlı’nın, İstanbul'u övmek maksadıyla "Ankara'nın en güzel yanı İstanbul'a dönüşüdür" demesini…
Mina Urgan’ın…
Çalıkuşu romanının Bursa’ya bile taşra gözüyle bakmasını hatırlayalım…
Ve Bursa’da neden tek bir vakıf üniversitesi olmadığı sorusunu da buraya ekleyelim.
Biz bütün yumurtaları İstanbul’a koyduk, riski dağıtmadık. Bizi deprem gerçeği akıllandırmadı, virüs akıllandırır mı bilmiyoruz.
Türkiye Japonya gibi küçük bir ülke olsa aklımız erecek…
Ama değil, koca Anadolu var ve biz gidip gidip İstanbul’a doluşuyoruz. Marmara’ya yığılıyoruz.
Kalabalık bizim için bir bela ama yine de kalabalığa koşuyoruz, bakalım bugün açılan alışveriş merkezlerinde ne olacak?