Makarna Üreticileri ve Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Uysallı, ekmeklik ve makarnalık buğdayda, sezon açıldıktan 15 gün sonra oluşan fiyatların “yüksek enflasyonun” habercisi olduğunu söyleyerek karar alıcıları uyardı. Uysallı, “Ucuz para ve TMO dışında Şeker Kurumu’nun alımları buğday fiyatını coşturdu. Bin 800 lira olarak açıklanan fiyat 15 günde 2 bin 50 liraya geldi. İşle alakası olmayan, ucuz krediyi bulan buğday alıyor. Bu ekmek ve makarna da fiyat artışı demektir” dedi. Başlangıçta yüksek rekolte var diye sevindiklerini, ama fiyatların bambaşka bir aşamaya geldiğini dile getiren, Uysallı, “Bazı lisanslı depolar dahi alım yapıyor. Çiftçiye “Yer yok” diyen lisanslı depolar, kendi stoklarına yer açıyor. Spekülatif hareketler, yenisini doğuruyor” şeklinde konuştu.
Düşük faiz ortamında sağlanan ucuz paranın, daha fazla kazanç için adres aradığını dile getiren Uysallı, “Sektör paydaşı olmayan, bu işle hiç alakası olmayan insanların spekülasyon amaçlı buğday alımı yaptığını görüyoruz. Çok basit mantıkları var. Yüzde 0.6 faizli aylık krediyle buğday alıp, 1 ay beklettikten sonra yüzde 5-10 kârla satmak. Ve bu oyun tuttu. Türkiye’de 3.7 milyon ton rekolteden bahsettiğimiz makarnalık buğdayda, 22 milyon ton buğday alanında bir anda sistem yerle bir oldu. Biz rekoltenin bolluğuna övünüp, sevinemeden iş bambaşka bir yere gitti.
Artışta COVID-19 pandemisi nedeniyle kışın fiyatların yükselmesi beklentisinin de etkili olduğu kaydediliyor.
Böyle giderse tüm hububat ürünleri zamlanır
Bu gelişmenin enflasyonun yanı sıra ithalatı da artıracağına dikkat çeken Uysallı, “Bir yandan enflasyonla mücadele ediyoruz. Bir yandan da fiyatları artıracak kararlar alıyoruz. Böyle giderse tüm hububat ürünlerine zam gelecek. Yanı sıra ithalat da patlayacak” şeklinde konuştu.
200 bin tonluk alımla, 30 milyon tonluk pazara kontrol!
Fiyatların artmasında stokçuluğun dışında Türkiye Şeker Kurumu’na bağlı şirketin alım yapmasının da etkili olduğunu vurgulayan Uysallı, “Türkiye Şeker Kurumu çok anlayamadığımız bir biçimde buğday piyasasına girdi. TMO lisans depolarının yüzde 2 üzerinde fiyat verip buğday topluyor. Piyasadan buğdayı, hububat ürünlerini toplayıp marketlerde bir yıl zam yapmadan satacakmış. Bu yolla piyasaya sübvanse edecekmiş” diyerek, “22 milyon tonu buğday olmak üzere toplam 30 milyon hububat pazarını regüle eden TMO varken, 200 bin tonla şeker şirketi bunu nasıl yapacak” sorusunu yöneltti.
Gıda sektörünün pandemi döneminde çok onurlu bir duruş sergilediğinin altını çizen Uysallı, “Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, herkesin de saygısını kazandık. Şeker şirketi bize geldi, ‘Dönüşümlü şeker pancarı ekilen yerlerde tarım yapmak istiyoruz. Buğdayla ilgili sürece destek olur musunuz?’ dediler ve biz onları alkışladık. Yüzde 100 doğru bir projeydi. Bizimle bu projeyi konuşan kurum, şimdi buğday ticaretine başladı. Küçücük 100-200 bin tonluk alımlarla, piyasada buğday fiyatını yukarı çekiyorlar. Şeker kurumu farkında mı bilmiyorum ama tıpkı spekülatör gibi fiyatı yukarı taşıyor” iddiasında bulundu.
200 bin ton buğday toplamayla tüketiciye ucuz ürün sunulamayacağını ifade eden Uysallı, şunları söyledi:
“Kabaca 4 milyon tonluk makarnalık buğday ve 13 milyon tonluk ekmeklik buğday pazarına, 200 bin tonla fiyat müdahalesi yapılamaz. Bu uygulama ile daha çok spekülatörlerin ekmeğine yağ sürüp fiyatları şişirirsiniz. Ve çok büyük bir zam olarak döner. Eğer çiftçi ve tüketici desteklenecekse harika bir hamle yapılıyordu. Şeker pancarıyla ilgili dönüşümlü tarıma bütün firmalar destek verdi. Sonra iş ticarete dönüştü. Bu şirket yetkililerinin bazılarının ifadeleri şu ‘Köylüden çıkan buğday ile ürüne dönüşen buğday arasında devasa kayıplar var. Bu kimin cebine giriyor?’ Bu son derece yanlış bir soru. Çünkü, 4 milyon tonluk devasa ve kayıtlı bir lisanslı depoculuk sistemimiz var.”
Bazı lisanslı depo sahipleri yer olmadığını söylüyor
Bu ülkede sanayicinin akıllı ve aklı başında olduğunu vurgulayan Uysallı, “Sanayici dünya piyasalarında ne olduğunu biliyor. Çiftçinin para kazanması konusunda herkesin kafası net. Bu ülkede çiftçi para kazanmalı. Ama bu kararlarla sadece stokçunun cebine para gidiyor. Bazı lisanslı depolar, depo sahipleri, ‘Depomuzda yer kalmadı’ diye çiftçinin getirdiği buğdayı almıyor. Kendilerine buğday stokluyorlar. Spekülatif hareketler diğer spekülatif hareketleri doğruyor” dedi.
“Yoğun rekabet varken kim zam yapabilir”
Rekabetin yoğun olduğu bir ortamda kimsenin zam yapma lüksü olmadığını kaydeden Nihat Uysallı, “Tüm giderler 1 yıl sabit olsa, zaten kimse zam yapmaz. Yanı sıra rekabetin bu kadar yoğun olduğu ortamda kim durup dururken zam yapacak? Gıda piyasasında bu kadar sert rekabet içerisinde, spekülasyon yapmak mümkün değil. Burada da bir mantık hatası var” dedi. Politika yapıcılarına, bu işten sorumlu olanlara doğru veri gitmediği yönünde endişelerinin olduğunu vurgulayan Uysallı, “Biz devletin tarım politikaları ile ilgili hassasiyetine, bu kriz dönemindeki yaptıklarına minnettarız. Ama, şunu da net söylüyoruz, devlete bu konularda yanlış veri gidiyor” şeklinde konuştu.
“Buğdayda tağşiş yapıyorlar, cezası yok”
İhracattaki ucuz fiyat sıkıntısını senelerce anlattıklarını ama muhatap bulamadıklarına dikkat çeken Nihat Uysallı, “Senelerce anlattık. Sıkıntı büyüyecek dedik. Büyüdü. Makarnada, iç piyasada yüzde 50-60 oranında ekmeklik buğday kullanılıyor artık. Kontrolsüzlük buraya getirdi. Bu ülkeyi seviyorum, inanıyorum. Ve sadece iyi buğdaydan makarna yapabiliyorum. Benim başka prosesim yok. Ama öbür rafta benim 2 bin 200 liraya aldığım buğdayı adam 1500 liralık ekmeklik buğdayla harman edip satıyor iç piyasaya. Onun kavgasını da yapıyoruz. Tağşiş yapıyorlar ama cezası yok. Ekmek deyince alın teri, manevi değerler bir arada. O yüzden ekmeklik buğday lafını kullanmak istemiyorum, insanların zihninde ekmeği yanlış bir yere koymak istemiyorum. Ama, neden şimdi 24 saat bize ekmek yemeyi önermiyorlar. Çünkü birisi nişasta birisinde nişasta yok. Birisi şeker. Ve ceza yok.”