Neler öğrendik neler…
Canlı olup olmadığını bile pek bilmediğimiz bir şeyin fiyakamızı nasıl bozabileceğini…
“Sürü bağışıklığı” diyen Boris Johnson’ın ne duruma düştüğünü…
Hastanelerimizdeki yoğun bakım kapasitelerinin bazen yetersiz kalabileceğini…
İnsanların akıl dışı davranışlarda sınır tanımadıklarını…
Eve kapanmanın anılarımızı tetiklediğini…
Temizlik konusunda takıntılı olanların kapandıkları evlerde sıkıntılı günler yaşadıklarını…
Virüslerin Büyük Buhran kadar önemli ekonomik etkilerinin olabileceğini; çok önemli işsizlik ve enflasyon sorunlarına yol açabileceklerini…
Artık ABD’de tasarlanıp Çin’de üretilemeyeceğini…
Sağlığın paradan önemli olduğunu…
65 yaş üstü büyüklerimize, bayram ve seyranlarda söylediklerimizin aksine pek de saygımızın olmadığını…
Amerika ve Avrupa’daki bazı ülkelerin sağlık sistemleri için “rezalet” sözcüğünün bile ötesini düşünmemiz gerektiğini…
Doktorların 21. Yüzyılda, hangi hastayı ölüme terk edelim gibi tercihlerle baş başa kalabildiklerini…
İnsan olmasa bu kadar kirlilik olmayacağını…
İspanyol gribinin İspanya’da çıkmadığını…
Çin’in Ağustos ayında başlayan salgını dünyaya dört, beş ay sonra duyurduğunu…
Virüsler android’e benzediği için olmalı, bu salgında en çok Bill Gates’in adının geçtiğini…
Orhan Pamuk’un dört yıldan beri, Veba Geceleri adında bir roman yazdığını…
Virüsün aynı evde kapalı kalmak zorunda kalanları barıştırdığını…
Yazı yazmanın Necmi Gürsakal’ın en sadık dostu …
Bu virüsün, “Nerede kalmıştık yahu?” diyebilme kapasitesinin olduğunu...
Ve daha neler neler...
Neler öğrendik neler…
Paylaş